2. Kemoterapi öncesi yaşadıklarım
3 Mart 2022
Bu sabah yorgun kalktım, birkaç gündür iyi olmama rağmen dün ve bugün çok halsizim. Gün içinde de uyuyorum. Sanırım gripte yoruyor. Geçmek bilmiyor..
Burak geldi, birlikte zaman geçirdik. Sakin, durağan bir gündü. Hareketli olsa ne olurdu acaba..
Akşama doğru arkadaşım Melahat Bozali yemek yollamış yine. Barışın katkılarıyla yapılmıştı yemekler.. Kim demiş erkekler güzel yemek yapamaz diye… Ellerinize sağlık..
05 Mart 2022
Bugün oldukça geç kalktım..Ve biraz daha iyiydim. Doğanayın çalışma saatleri değiştiği için kahvaltılarımızı birlikte ediyoruz artık. Biraz daha fazla zamanı birlikte yaşıyoruz. Bu öyle güzel ki.. Çamaşır makinamızın borusu patlamıştı.( Hayatımızda öyle aksilikler oluyor ki, sebebini araştırıyoruz ailece. )
Birçok malzeme almam gerekiyordu. Serdar birlikte çıkalım dedi. İki saat geçirdik dışarıda. Uzun zaman sonra ilk kez birlikte olduk. Alacaklarımızı aldık ve çay içtik. Bu günü Serdarla geçirmek bana iyi geldi..
Yoğun yaşanmamış ama birlikteliği evlatlarımla yaşadığım adı “sevgi” olan bir gün oldu..
Bugün dayım Yusuf Dörtbölük aradı..
Sesini duymak, güzel dileklerini işitmek huzurluydu. Bana annemin çok eski fotoğraflarını bulduğunu söyledi ve gönderdi.


6 Mart 2022
Esra 2. Kemoterapiden önce beni Osmanlı imparatorluğunun başkenti Edirneye götürmek için 1 hafta önceden plan yaptı. Selimiye camii, şifahane, Meriç nehri uzantısı ve aşağıda sözünü edeceğim birçok yeri gezdirmek istedi bana. Aslında Doğanay da gelecekti ancak işleri çok yoğun olduğu için gelemedi. Burak Eslemle bizi evden aldı ve gece onlarda kaldık.
Buğranın bizi görünce her zamanki gibi gözleri ışıldadı.İlerleyen saatlerde başıma dokunarak “çıkarsana bunu “dedi. Diz çöktüm, ona hasta olduğum için saçlarımın döküldüğünü, ama yine tekrar çıkacağını söyledim. O beni hep enerjik, hareketli biri olarak biliyordu. Gözlerime baktı aç biliyorum dedi. Başörtüsünü açtığımda o minicik yaşına rağmen büyük adam gibi duygularını içine gömdü. Sadece birkaç saniye baktı ve başını başka tarafa çevirdi. Bu bir tür kaçıştı.. Benim duygusal, merhametli kuzum..
Sabah namazından sonra yola koyulmaktı Burağın niyeti. İyi ki öyle olmamış. Saat 12.30 da bile bazı esnafların işyerlerini açmadığını hayretle gördük. İki saatlik yolculuktan sonra vardık. Edirneye mi girdik Bulgaristan’a mı Yunanistana mı şaşırdım. Her yerde Bulgar, Yunan plakalı arabalar vardı. Tabelalar, Türkçe, Yunanca ve Bulgarcaydı. Mola isimli bir yerde kahvaltı ettik. Küçük bir yerdi ama çok güzel bir kahvaltıydı. O kadar çok çeşit vardı ki bitiremedik..O sabah bir aydır ilk kez dört dilim ekmek yedim. Tur rehberi Esra Hızlının programına başladık.
Önce,
Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi”neden başladık gezmeye.. “Edirne Sağlık Müzesi”, Edirne’de, İkinci Beyazıt Külliyesi’nin Darüşşifa ve Tıp medresesi yapıları içinde hizmet veren, Trakya Üniversitesi bünyesindeki bir müze.
Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi
Külliye içinde 1488’den beri yer alan darüşşifa (hastane), 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar aralıksız 400 yıl boyunca önceleri her türlü hastaya; sonraları sadece ruh ve akıl hastalarına hizmet vermiş bir sağlık kuruluşu. Geçmişte hastalarının müzik, su sesi ve güzel kokularla tedavi edildikleri bu tarihi mekân, 1997 yılından bu yana Trakya Üniversitesi tarafından sağlık müzesi olarak düzenlenmiş, 2000 yılında Darüşşifa’nın Şifahane kısmı Ruh Hastalarını Rehabilitasyon Derneği’nin katkılarıyla Psikiyatri Tarihi Müzesi haline getirilmiş. Ayrıca Külliyenin bir parçası olan ve darüşşifanın yanında yer alan tıp medresesi de 2008 yılında müzenin 15. yüzyılda tıp eğitimini sergileyen bir bölümü olarak hizmete açılmış..
Müzede, hekimliğin gelişmesi ve değişik sağlık hizmetleri hakkında geniş bilgiler içeren pavyonlar bulunmakta. Şehrin turizm hayatına önemli bir katkısı var, Selimiye Camii’nin ardından Edirne’de en çok ziyaret edilen ikinci mekân..
Burayı gezerken çok etkilendim. 15 YY imkanları olmasına rağmen en ince detaylar düşünülerek tasarlanmış muazzam bir proje. Fotoğrafları gördüğünüzde eminim hak vereceksiniz. Atalarımın zeka ve disiplinini gördükten sonra, hani şu bizim Z kuşağı olarak adlandırdığımız tuhaf bir nesil var ya var ya, telefonu acil yaşam ünitesi olan, anlama kabiliyeti hayli zayıf, işte aniden o canlandı gözümde.. Bir de karşımdaki fotoğraftaki padişahlara bakınca odadan kaçtım. Düşünsenize birden bire canlanıp şu an ki durumu ve yeni nesilden birini görseydi ne olurdu acaba..
Burayı saatlerce gezsem de bitiremeyeceğim, yaşananları anlamaya doyamayacağım bir yerdi. İmkanınız varsa gitmenizi, yoksa mutlaka okumanızı öneririm.
Oradan, Meriç nehri uzantısına gittik. Hava soğuk ama nehir şahaneydi.Oradan da Hıdır baba tabyalarına..
Hıdır Baba Tabyaları adını tepe üzerinde bulunan Hıdır Baba Türbesinden alıyor. Bu bölge Edirne’nin tepe noktasında ve Balkanlara bakan bir yamaç üzerinde bulunuyor.


2015 yılından bu yana restore edilen askeri bölgenin geceleri Edirne manzarası içinde harika bir yer. İç kısımlarını gezince yeşilliğin içinde harika taştan duvarlarla simetrik odalarını görebiliyorsunuz. Karargah olarak vatan savunmasında kullanılan en stratejik yer olduğunu söylemek mümkün. Burada alınan kararların belki de 2. Balkan Savaşlarında Trakya’nın alınmasında önemli bir merkezmiş.
Tabyayı uzun uzun gezdik. Bana kalsa orada bir günümü de geçirebilirdim. Ama içimdeki diğer Semra “kendini çok yorma acısı fena çıkar” dedi.




Oradan Selimiye camisine doğru yola çıktık..
Edirne’nin her yerinden tüm ihtişamı ile görülebilen, dört zarif minaresi, muhteşem kubbesi ile eşsiz bir yapı olan Selimiye Camii dünya tarihinin ünlü mimarlarından birisi olan Mimar Sinan’ın eseridir. Yapımına II.Selim’in emri ile 1568 yılında başlanan caminin inşası binlerce kişinin yoğun çalışması ile yedi yıl sürmüş ve 1575 yılında tamamlanmış. Osmanlı mimarisinin en önemli eseri olarak kabul edilen camiyi Mimar Sinan da “ustalık eserim” olarak tanımlamış.
Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’dan önce başkentliğini yapmış Edirne şehrindeki Selimiye Camii ve Külliyesi, 2011 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edilmiş.
Benim şansım bu ya, cami restore ediliyordu.
Burak namaz kılmak için Buğrayla beraber içeri girdiler. Buğrayı babasıyla namaz kılarken görünce o kadar duygulandım ki anlatamam. Sonra içeri girdim. Kur’an okunuyordu.. Ya rabbi, nasıl susamışım.. Ruhumun her zerresine, iliklerime kadar işledi.. Hıçkırarak ağlamaya başladım, öyle ki yanımda karşımda kim var herkesi unuttum. Ruhum bedenimden ayrıldı sanki. Okunan ayetler sanki kanımda tüm vücudumu dolanarak şifa dağıtıyordu. O kadar uzun zamandır ağlamamışım ki gözyaşlarım bitmedi tükenmedi ..
“Seni çok seviyorum Allah’ım, sende beni, evlatlarımı sev, bizleri kendine yakın tut, bırakma, sana ihtiyacım var” diye şah damarımdaki yakınlıkta gibi konuştum..
Birden nerede olduğumun farkına vardım. Dışarı çıktığımda Esra Eslem Burak beni bekliyorlardı. Tüm hücrelerim yenilenmiş, kaslarım gevşemiş, huzurun en uç noktasına varmıştım. Senin varlığın nasıl bir terapiydi Ya Rab…
Oradan Eski camiye geçtik.
Eski cami çok kubbeli ve çok ayaklı camiler grubundandır. Bursa Ulu Camii’ne benzer fakat teknik olarak ondan ileri olduğu kabul edilir. 1403’te Yıldırım Bayezid’in oğlu Emir Süleyman tarafından yapımına başlanmış, 1414’te yine Yıldırım Bayezid’in oğlu Çelebi Mehmet (1. Mehmet) zamanında bitirilmiş.
İçi muazzam güzellikte sanat eserleriyle bezenmişti. Gezmeye doyamadık.
Caminin içindeki Kabe taşı çok ilginçti.
Eski Cami Edirne’de içinde Kâbe taşı bulunan ve yedi düvel içinde bulunan camiler içerisindeki tek camii. Evliya Celebinin bilgisine göre, Kâbe’nin tamiri sırasında Kâbe’nin duvar taşlarından kopan parçalar yine orada bırakılmak istenir. Taşları ne şekilde yeniden Kâbe duvarına koyacağını düşünürken uykuya dalan Kâbe Emiri, bir gün rüyasında Hz. Muhammed’i görür. Hz. Muhammed rüyasında emire, Diyar-ı Rum’da bir cami olduğunu ve taşı oraya göndermesi gerektiğini söyler. Bunun üzerine parça, yapımı ağır aksak ilerleyen Edirne’deki Eski Cami’ye gönderilir. Parçanın bu caminin duvarına konulmasının ardından Eski Cami kısa sürede tamamlanır.”
Balkanlardan gelen Müslümanlar arasında hasta olanlar ya da maddi durumu iyi olmayıp da Hacca gidemeyenlerin gelip ziyaret ettiği camide “Kâbe taşını” görerek teselli buluyorlar. Edirne ilinin merkezinde yer alan cami. Edirne’de zamanımıza ulaşmış ilk orijinal abidevi yapı olarak da biliniyor. Caminin yan kapısı üzerindeki kitabeye göre mimarı Konyalı Hacı Alâaddin, kalfası ise Ömer ibn-i İbrahim’dir. Caminin, kuzey ve kuzeydoğu kısımlarında birer minaresi bulunuyor.
Acıktık, yorulduk, Edirneye gelip ciğer yemeden gidilir mi dedik. Bir tabak ciğeri bitirdim. Çok şaşırdım. Sanırım 4 gün sonra 1 haftalık istemsiz detox yapacağını bilen bilinçaltım yedirmişti bana böyle tıkabasa.
Buğra’m.. Minik kuzum, gezdiği yerler ona cazip gelmemesine rağmen, ve çok yorulduğu halde hiç sorun çıkarmadan günümüze ortak oldu..
Bir ara sulu kar başladı. Müthiş bir soğuk vardı.
Ama o kadar dolu, o kadar güzel bir Pazar günü geçirmiştim ki anlatılması çok zor. Yazıya dökebildiklerim sadece küçük bir kısmıydı ..
Önce Silivriye oradan Büyükçekmece ye eve getirdi Burak bizi.
Canım oğlum, çok harcama yaptığını biliyorum. Bana, kardeşine çok güzel bir gün yaşattın. Anı sayfamızda doyasıya yaşadığımız ve çok mutlu olduğumuz bir gün olarak kalacak..
Canım Esracım, heveslenerek programlayarak oluşturduğun bugün gönlümden ve hafızamdan hiçbir zaman silinmeyecek. Beni mutlu etmek için yaptığın bu jest için sana çok ama çok teşekkür ederim kızım..
Her günümüz sağlık huzur mutluluk ve bereket dolu geçsin inşaallah






7 Mart Pazartesi
Doğanay ve Beyzayla Çin restoranına gittik. Çin mutfağını çok severim. Çocuklarım da çok sever. Tabiiki sushi , noodle, çin mantısı yedik. Oradan marinadaki Big Boss ta özel bir tatlı yedik. Onca bulantıma rağmen bunca şeyi yiyebilmek şaşırtıcıydı. Bilinçaltımın bir oyunu olarak düşündüm. Yada çok mutluydum, anı sabitlerken, hastalığımı unuttu beynim ve sağlıklıymış gibi davrandı belki de..
Daha dün küçücükken sanki birden büyüyüp bana en güzel yemekleri yediren Doğanayım, en küçüğüm, sen ne ara adam oldun.. Allah yolunu açık etsin kesene bin bereket versin inşaallah..
Doğanaya ve Beyzaya anılarıma kaydedecek kadar güzel bu akşam için çok teşekkür ederim..

8 Mart 2022
Saat tam 24 te Murat Çelik başkanın kadınlar günü kutlama mesajını aldım.
Beni hiç unutmadığı, moral ve motivasyon sağladığı, sevgisini sade ama samimiyetle ifade edebildiği için çok teşekkür ederim..
En zor en sıkıntılı dönemde hem ilçe başkanı, hem aile reisi, hem mimar olarak her saniyesi doluyken beni asla unutmayan sevgili başkanım, birgün bu toz duman ortadan kalktığında geriye çok güzel yaşananlar kalacak..
Allah’ın tüm güzellikleri üzerinize olsun inşaallah..
Bugün kan vermek için sabah saat 7.30 da Burak bizi aldı ve hastahaneye gittik. Burak yine her zamanki gibi sabah olmasına rağmen enerjik ve mutluydu. Ancak yol çok kalabalıktı…Kan verdikten sonra üçümüz minik bir büfede güzel bir kahvaltı ettik. O kadar çok güldük ki hiç bir sorun yokmuşçasına. Sonra kan sonuçlarını beklerken Beyazıta babamı görmeye gittik. Babamı amcamı gördük. Hastahaneye döndük. Kan değerlerim iyi çıktı. Yani yarın kemoterapiyi alabileceğim.
Bizi güldürüp mutlu ettiğin için, bugün ki her şey için çok teşekkür ederim Burak..
Yarın….. Yarın…. Yarın…





Canım Semracım ,yazdıkların beni çok duygulandırdı.Allahin izniyle bu sıkıntılı günler elbette bitecek.Eskisi gibi çocuklarınla mutlu günler yaşayacaksınız.Duygularını o kadar güzel dile getirmişsin ki sana bir daha hayran oldum.Sen her zaman çok güçlü bir kadın oldun.Yine bu gücünle bu sıkıntılı günleri atlatacaksın.Daha çok yazmak istiyorum ama parmaklarım yazamıyor.Onun için sesli mesaj yolluyorum.Seni çok seviyorum,dualarım seninle Allah yar ve yardımcın olsun.
Teşekkür ederim teyzecim. Destekleriniz için…
Bir hamam böceği ya da bir solucanın sağladığı fayda kadar fayda sağlamayan, sadece oksijen alıp çevreye zarar vermek için yaşayan insanımsılar yüzünden bu tatsız olaylara maruz kalıyoruz.
Bu nahoş durum senin için sadece ufak bir sınav. Sen ne büyük sınavlar verdin. Ben hiçbirini unutmuyorum….. Bu olay sende tatsız bir anı kalsın. Diğer tatsız anıların zamanla kabuk bağladığı gibi bu da kabuk bağlayacak… Ama unutulmayacak…..
Allah büyük… Herşeyi O’na bıraktım ben..
Sen yüreğini çok rahat tut yarınlar çok daha güzel olucak derdini veren Allah mutlaka dermanınıda verir önümüzde güzel günler var inşallah 🙏💜
Ablaların en güzeli,en bir tanesi,canım herşeyim,anne gibi abla gibi arkadaş gibi gördüğüm güzel insan.hiçbir şey için hiçbir kimse için kendini üzme.hayatta herşey gelip geçiyor.bugünlerde geldi ama geçecek.gülen yüzün solmasın.seni çok seviyorum ❤️